Haritadaki kabukları seçerek orayla ilgili yazıya rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

Üçüncü Gün / Bilal Petrol - Marmaris

Posted By: cowabunga - 05:46

Share

& Comment



 İşte en zorlandığımız, kendimizi zorladığımız günlerden biri!
 Biri okuduğu değerleri toplayabilirmi? Bak çocuk diyorki orda zaten 3 saat uyuyabilecektik diyor yarım saat belki uyuduk diyor. Bundan öncede geç yatıp 5 gibi kalktığını söylemişti! hani aklınızın kenarında bulunsun çünkü bu akşamın sonunda YOK ARTIK! diyebilirsiniz... 
Sonu gelirse...!
 Gördüğünüz mükemmel sabah ve kahvaltısından önceee... 
Bizi sabaha kadar sinekler yedi yahu... Neden off mu alacak kadar zeki değildik? Hayır yanımızda o da vardı ve 0 alınmıştı! Biz daha daha zeki davranıp onu sürmemeyi ve dahada güzeli çadırın kapısını açık bırakmayı tercih ettik! Nasıl? Bencede mükemmel! Yanlış anlaşılmasın kimseye laf sokmak değildir bu, ciddi ciddi ortak kıvrak zekamız diyorum. Yok yok kendimize bu kadar yüklenmek haksızlık olur. Zeka işi değil o (yahu bi durun- belli melli nasıl laflar onlar!). Zekasızlığımızdan çok yorgunluğumuzun büyüklüğü hep bunlar. Kafanızda parlayan ampulü de şimdilik söndürün çünkü o yukardaki toplamayı bunu anlatmak için yazmadım. Onunda sırası gelecek.





 Evet, neyse. Gördüğünüz o mükemmel sabah ve kahvaltısından sonra Bilal abiyi göremedik vedalaşmak için sonra -yine- koyulduk yola. Bu arada hala yüzebilmiş değiliz. Çıktık ve sonunda güvercinliğe vardık. İnanılmaz mükemmel bir suyu var. Fellik fellik denize girecek yer arıyoruz ki ne görelim! Yunus gösteri merkezi! Direk içeri daldık. Girişi çıkışı prosüdürü nedir bakmadık bile, daldık yönetime biz dedik yüzmek istiyoruz! Gösterinin zaten saatleri varmış ondan önce orda olmuş olduk ve plajını kullandık. O suyu anlatmaya çalışmaktansa  göstermeyi tercih ediyorum.



 









Yüzme hevesimizi bu mükemmel denizde attıktan sonra yine pedala kuvvet. Bir sonraki durak Bodrum. Bodrumdan Datçaya vapurla geçeceğiz; ama hemen mi akşamüstü mü derken azıcıkta bodrumda takılalım dedik. Bileti de akşamüstüne almaya karar verdik. Çarşıda şöyle bir turlayıp  Zeki Mürenin evini ziyaret ettik. Sonrada bişeyler yiyip (bu kısmı tam bir enkaz ;)
) Datça vapuruna doğru geçtik.









                       Arkadaşlar vidyonun sonları epilepsi hastalarını olumsuz etkileyebilir,        
               lütfen falşlı ani görüntüleri  kaldıramayanlar 2:46 - 3:00 dakikalar arasını geçsin!





 Datçaya inip devam ediyoruz manzaralar değişik oteller derken bir araba yanaştı yanımıza. Yol soracak belliki. Pencere açıldı eğildik Tuğba Özay! O da Bodruma geçecekmiş vapurla yerini sordu, tarif ettik. 5dk sonra, saati yada sırası uymadı herhalde ki döndü iki dıtlayıp selam verip yoluna devam etti.

                                                                   

  Datçaya bir saat kırkbeş dakikada geldi vapur ve o yol boyuncada uyuma fırsatımız oldu (topla hep bunlardan soracağım ;) )
 Datça marmaris arasında hava iyice karardı artık. Önce çadır kuracak yer aradık, sonra gençlerinde ortak kararıyla bir çay içip birşeyler atıştırıp yola devam etmek istedik. Datçadan 10-15 km sonra (Marmaris yolu) Karaincir tatil köyü - Hisar restoranda Durkadı Abla ve Hüseyin abiye danıştık, nerde bişeyler içebiliriz, nereden gidebiliriz? Hüseyin abi pek yardımcı oldu sağ olsun önce haritadan iyice yolu tarif etti sonra izin alıp kumanyayı orada tüketmek üzere izin aldık. Bir büyük masası vardı Hüseyin abinin müşteri.Dededen toruna büyük bir aile. Tam biz oturduk yiycek bişeyler çıkarırken Hüseyin abi kaldırın bakalım onları! dedi. Bizde bir şaşkınlık? Dört tane servis açtı önce, sonra salatalar pideler, ayranlar... Ve bizdeki müthiş mutluluk... Bi yandan Hüseyin abiyle muhabbet ettik bi yandan da madem öyle bizde de taptaze kavun var dedik hormonsuz. Bilal abinin kavununu keselim hep birlikte yiyelim. Afiyetle yemeklerimizi ve kavunumuzu yedikten sonra Hüseyin abiye minnet ve teşekkürlerimizi ilettirken o da bize bunu ben yapmadım dedi. Ben size hazırlıyordum ama masadaki beyfendi (Ailenin en büyüğü-dede) illa size ısmarlamak parasını ödemek istedi dedi. Çok şaşırdık.Bende bir teşekkür etme isteğiyle kalktım tam gidiyorum onlarda gidiyormuş. Dedeyi gitmeden yakalayıp elini öpmek teşekkür etmek istedim. Ne demek evladım lafı mı olur derken sesi çatallaştı ve bizi bir duygu seli sardı orada. Tekrar teşekkür edip arabalarına yerleşmeye çalışan kızları oğulları ve torunlarının yanına gidişini izledim. 

Gitmeden önce Hüseyin abiyle.
 -İşte tam olarak bu turları, insanlara dokunmayı sevmemi(zi)n nedeni! Gerçekte bizi insan yapan şeyleri, manevi paylaşımları canlı olarak yaşamak, hala var olduklarını bilmekten öte kanıtlamak. Umudu yaşatmak.


 Duygulu anlardan, organik kavun ve muhabbetten sonra Hüseyin abi bu harita tasvirinden bize yolu tarif etti. (Bu arada biz yemek yerken beni dayım arıyor ve ''neredesiniz biz Hüseyinle (bir akrabamız olan)  birlikte Fethiyeye mal (süt) bırakmaya gidiyoruz yetişirseniz sizide alalım'' diyor) Biz de hem gitmeyi düşünmüşken hemde dayım aramışken bastık pedala. Gece sürüşü yıldızların altında mükemmel. Yolu ay aydınlatıyor ve zaten oralardan nerdeyse hiç araç geçmiyor. Bizse 3km yokuş çıkıp 3km yokuş iniyoruz. Yukarlarda hava sıcakken yokuş aşşağı hızlanıp diğer tarafa nazaran etrafı ormanlık olan yerlerden geçerken üşütecek serinliğe ulaşıyor ve tekrar çıkıyoruz. Bir ara bize eşlik eden at yadda benzeri bihayvanın sesini duyuyoruz (ama görüntüde hiçbirşey yok), hayalet at ve eşşekleri geçtikten sonra biraz su için duruyoruz ve Murat biraz öndeyken onun karşısına bir domuz çıkıyor ve sonra kaçıyor.
 Böyle böyle o karanlıkta var gücümüzle gitmeye çalışırken yavaştan pilimizin bitme sinyalleri geliyor. Uykusuz kalan vücut yorgunluğunu çok net hissettiriyor. Biz artık tam anlamıyla bittik derken karşımızda bir yokuş daha! Kamp atalım dedik; ama hm yer güvenli gelmiyor hemde dayımlara yetişirsek inanılmaz yol kazancımız olacak ve programımızın önüne geçeceğiz . Doğal olarak biraz tatil hakkı vereceğiz kendimize. Araba geçmiyor, otostop çekelim. Bir ara jandarma devriyesi geçtiğini görmüştük. Ben jandarmayı arıyorum dedim. Aradık durumu anlattık, halşimiz vaktimiz kalmadı bize yardım eder misiniz diye. Üç kilometre yakındaki bir köyden gelip anca oraya kadar bırakabileceklerini söylediler. Bize o kadar iyi geldi ki o üç kilometre... Orada hüseyin abide yemediğimiz nevalemizdende biraz yiyip yakındaki köye gittik. Artık gecenin bi yarısı tek tük araç ya görüyoruz ya görmüyoruz. Dayımlarda buluşma noktamıza çoktan geldiler. Artık çadır mı kuralım derken bir dolmuş durdu. Dolmuştakilerden biri Dj miş (benim de daha önce büyük bir kulüpte birlikte çaldığım dj'i tanıyormuş). Kabinleri bozulmuş üç gündür tamir edecekmiş ve o günü bulmuş. Şans bu ya. Bizi Marmaris çıkışına kadar götürdüler sağ olsunlar.(Bu arada üçüncü gecedeyiz çoktandır). Biraz daha otostop çektik, baktık olmuyor, otobüsler de almıyor, Dalamana da anca mibibüs var vs. biz de çadır kurup yatalım artık dedik. Piller biter 0'ı tüketmiş aletleri dişlerinle ısIrır ve son kalmayan enerjisini de harcamaya çalışırsın ya! İşte biz o an O'yuz. 
 Birine sorduk Milli Park'ı tarif etti 8:00 de açılıyormuş biz yedide oradaydık (düşün o günde geçti sabah oldu saat 7:00, son üç gündür kaç saat uyumuştuk? merak etme burada da çok uyuyamayacağız ;) ) 


 Dördüncü günün sabahında ölü bir biçimde oraya kamp kurduk. O gün, o sabah orada olsaydınız gerçek zombi nasıl bir şey görüp belgeselini çekebilirdiniz. Walking Dead at The Camp


 Ölü gibi kamp kurmamız yetmiyormuş gibi yattıktan kısa süre sonra ''Höy, hoop, şşşiii'' gibi sesler! Görevliler bizi uyandırıyor. Neymiş oraya çadır kuramıyormuşuz. Uyuycaz ama? Zatende adamların gıcığı çadıra. Artık içinde ne yaptığımızı düşünüyorsa. Tartışmak için azımı açacak gücüm yoktu.Belkide haklılar yada değiller. O an o kadar çok nasıl onları duyabildiğimi, kalkıp çadırı toplayabildiğimi bilmiyorum ki, vakit kaybetmeden uyuma evresine en kısa yoldan geçebilecek herşeyi yapardım o an. Keza öyle de oldu. Tulumları piknik masalarına koyup mışıl mışıl uyudu-ysak bile haberim yok! O derece.

Uykusuz gecelerde bisiklet sürmesi, yüze vurur zombisi!


Zombiler uyanıyor.
Zombiler uyanıyor



   Akşam 6 da anca kendine gelmek böyle birşey olsa gerek!
  Fotoğraflarda birşey fark ettiniz mi? Bir eksik. Biri eksik! Evet Murat yok! :D
E o kadar yola dayanamadı tabi çocuk. Şakası bir yana evde dinlenmem lazım diye ayrılmış sabah fakat başka özel sebeplerinin de olduğunu öğrendik. Yine de bu mükemmel yol arkadaşlığı, muhabbeti ve bu güzellikleri birlikte yaşamamızı sağladığı için ona teşekkürleri borç biliriz. İnşallah başka turlarda da yine birlikte olma ümidiyle.


  Ve evet.... Artık dördüncü gündeyiz!






     İkinci gün için TIKLAYIN                                                   Dördüncü gün için TIKLAYIN






 

© cowabunga

Bu sitede tarafımızca üretilen her türlü görsel, işitsel ve tüm veriler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu Gereği Telif Hakkına tabidir. Bu veriler/ürünlerin kullanım şartları için buraya tıklayınız
.

0 yorum :

Yorum Gönder

Yorumlarınızla yanımızda olduğunuz için teşekkürler.
Yorumunuz en kısa zamanda kötü içeriğe karşı denetlenip yayınlanacaktır.

Copyright © 2015 Beş Parasız Dünya Turu!

Designed by Templatezy